Mersin Toroslar’dan sayın Soner YÜREKLİ soruyor:
SORU : Bazı ülkeler hayali kahramanlar ortaya atarak insanlarını yönlendirmeye çalışırlar.
Bizde de bir Nasreddin Hoca var.
Fıkraları dillere destan..
Bu şahıs gerçekten yaşamış mıdır? İsminin sonunda belirtildiği gibi Hoca mıdır?
Fıkraları olduğuna göre mizah ustası bir edebiyatçı mıdır?
Her yıl Nasreddin Hoca şenlikleri yapılmaktadır.
Nasreddin Hoca hakkında bilgi verir misiniz? ''
Sayın Yürekli'nin sorusu bu...
Nasreddin Hoca Sivrihisar’a yakın Harto köyünde 1208 yılında doğmuştur.
Babası köyünün imamıdır.
Nasreddin Hoca babasının ölümünden sonra Harto’da imamlık yapmıştır.
Bu görev kısa sürmüş ve 1237 yılında Akşehir’e yerleşerek ünlü Mutasavvuf Seyyid Mahmut Hayrani’ye intisap etmiş ve 1284′de Akşehir’de vefat etmiştir.
Türbesi Akşehir’dedir.
Sorunuzda bahsettiğiniz şekliyle her yıl 5-10 Temmuz tarihleri arasında Nasreddin Hoca şenlikleri yapılmakta ve bu şenliklerde Akşehir gölüne “yoğurt çalınmakta” dır.
Nasreddin Hoca’nın yaşamadığı, hayali bir kahraman olduğu iddiaları da vardır.
Nasreddin Hoca’nın yaşamış olması onun hayali bir kahraman gibi gönüllerde yaşamasına da engel değildir.
Nasreddin Hoca’nın fıkraları yediden yetmişe her Türk insanı tarafından sevilmekte ve bu fıkralar Nasreddin Hoca ile halkımızın ortak verimidir.
Nasıl Eski Yunanlıların Ezopos’u, Almanların Eulenspiege’i, İranlıların Nasuriddin Tüsi’si, Arapların Cuha’bı, Bulgarların Hitar Petar’ı varsa bizim de Nasreddin Hoca’mız vardır.
Nasreddin Hoca herhangi bir güç durumdan kurtulmak için yalana, açgözlülüğe, küçük hesaplara baş vurmadan her yaptığını sağduyuya, ahlak esaslarına dayandırır.
Türk insanı Nasreddin Hoca’ya filozofluk, ermişlik payesi vermiştir.
Batı edebiyatında O,”hayatın manasını mizahla yorumlayan bir hikmet eri”olarak tanımlanır.
Onun güldürücü fıkralarının amacı insanlığa ders vermek veya bir düzensizliği göz önüne sermektir.
Nasreddin Hoca becerikli, çalışkan ve haraketlidir. Odun keser, hayvan yükler, buğdayı değirmene götürür, eşeğiyle pazara taşınır, alışveriş yapar, imamlık yapar, kadılık yapar, davetlerde hazır bulunur, düğünlerde, üzüntüde, sevinçte o vardır.
Kanunlara saygılıdır, yıkıcı değil yapıcıdır. Sabırlı ve hoş görülüdür.
Fıkralarında Müslümanlığın tüm özelliklerini yansıtır.
Zengin bir kişilik görüntüsü yoktur.
Çapkınlığa, ahlaksızlığa, iffetsizliğe yönelik fıkraları yoktur.
Fıkralarındaki sonuç; ahlak, adet ve terbiyeye zıtlık göstermez.
O, hayali bir kahraman değil, Türklüğün büyük mizah sembolüdür.
Hoşça kalınız